Atlas Pavyon’da yapay zeka ele alındı

Atlas Pavyon’da yapay zeka ele alındı
Yazı Özetini Göster

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, Refik Anadol’un “Şifanın Algısı” ve “Makine Rüyaları: Ege” sergileri kapsamında hayata geçirilen “Yapay Zeka Çağında Yeni Medya ve Dijital Sanat” başlıklı masterclass programı, Atlas Pavyon Sanat Galerisi’nde yapıldı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Folkart iş birliğinde Kültürpark Atlas Pavyon Sanat Galerisi’nde 29 Ağustos’ta kapılarını açan ve 21 Aralık’ta son bulan dünyaca ünlü medya sanatçısı Refik Anadol’un “Şifanın Algısı” ve “Makine Rüyaları: Ege” sergileri kapsamında  “Yapay Zekâ Çağında Yeni Medya ve Dijital Sanat” masterclass programı düzenlendi. Programa medya sanatçısı, RAS Direktörü Refik Anadol çevrimiçi olarak katılırken; Etkinlik İletişimi Stratejisti ve Ayyıldız Comm. Kurucu Başkanı Cengiz Ayyıldız, akademisyen, yazar, sanatçı Prof. Dr. Selçuk Artut, küratör Ayşe Demirci ve akademisyen, multimedya sanatçısı, deneysel film yönetmeni İrem Çoban konuşmacı olarak yer aldı. Masterclass programını, Yaşar Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi ile Güzel Sanatlar Fakültesi’nden akademisyenler ile lisans ve yüksek lisans öğrencileri takip etti.

Yapay zeka önemli bir role sahip
Günün ilk oturumu, “Dijital Deneyim Ekonomisinde Ekosistem Üyeleri İçin Fırsatlar” başlığıyla düzenlendi. Cengiz Ayyıldız konuşmasında, Türkiye’de ve dünyada dijital sanat ve dijital deneyim endüstrilerinin gidişatı, yaratıcı endüstriler bağlamında kamu ve özel sektör destekleri ile sanatçıların ve stüdyoların kendilerini ifade edebilecekleri alanlar konularına değindi. Ayyıldız, “Sizin için bazı veriler topladım. 2021 yılında dijital sanatlarla ilgilenen, 1 milyon doların üzerinde varlığa sahip koleksiyonerlerin sanata yaptıkları yatırımlar içinde dijital eserlerin payı yüzde 12 iken, bu oranın 2026’da  yüzde 40’a çıkacağı öngörülüyor. PricewaterhouseCoopers’ın bir araştırmasına göre, deneyimsel dijital sanat pazarının küresel büyüklüğü 2024 yılında yaklaşık 19 milyar dolar seviyesinde. 2030 yılı için yapılan öngörüler ise bu pazarın 60–65 milyar dolara ulaşacağını gösteriyor. Türkiye’de ise bu ekonominin mevcut büyüklüğü yaklaşık 600 milyon dolar seviyesinde. Türkiye pazarının da 2033 yılına kadar yaklaşık 4 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2020–2024 yılları arasında dijital sergi sayısında yaklaşık iki kat artış yaşandı. Ayrıca dijital işler, klasik sergilere kıyasla yüzde 30–45 oranında daha uzun ziyaret süresi yaratıyor” dedi.

Eser ve mekân ilişkisi 
Program, Ayşe Demirci ve İrem Çoban’ın anlatımlarıyla “Yeni Medya Sanatının Küratöryel ve Sergileme Boyutları” başlığıyla devam etti. Dijital eserlerin galerilerdeki sergilenme sorunlarından arşivlemeye, donanım bağımlılığından “etkileşim” temelli sergilere kadar pek çok kritik başlığı ele alındı. Küratör Ayşe Demirci sergileme ve mekân ilişkisinden bahsederken, multimedya sanatçısı, akademisyen İrem Çoban ise eserleri üzerinden açıklamalarda bulundu.
Yazar ve sanatçı Prof. Dr. Selçuk Artut, “Yapay Zeka ve Yaratıcılık: Yapay Zeka Araçlarıyla Uygulamalı Görüntü Oluşturma” atölyesini gerçekleştirdi. Uygulamalı atölyede, yaratıcı görüntü oluşturma için hızlı mühendislik teknikleri, ComfyUI arayüzünün ve iş akışı mantığının temelleri katılımcılara aktarıldı.

Refik Anadol ile final söyleşisi
Masterclass programının kapanış etkinliğinde çevrimiçi olarak katılan Refik Anadol, “Sanatın Geleceği, Veri ve Bilinç” başlıklı söyleşide sanal mekânların sınırlarını, kolektif bilinç kavramını ve dünyaca ünlü “Makine Rüyaları” fikrinin felsefi kökenlerini ele aldı. Anadol, “Şu anda oldukça zorlu bir çalışma sürecindeyiz. Dataland isimli yapay zekâ müzemizin inşaatının son aşamalarına gelmiş bulunuyoruz. Milyarlarca pikselden oluşan bir mekân ve çok sayıda süper bilgisayardan oluşan bir sistem kurmaya çalışıyoruz” dedi. Üç yaşından itibaren İzmir’e gelmeye başladığını ve 19 yıl boyunca her yaz bu şehirde bulunduğunu dile getiren Anadol, İzmir’e duyduğu sevgiyi katılımcılarla paylaştı. Çocukluk yıllarında, bir yılbaşı gecesi annesinden hediye olarak aldığı bilgisayarın hayatında bir dönüm noktası olduğunu belirten Anadol, çalışmalarından ve projelerinden de söz etti. Anadol, veriye bakışını şu sözlerle ifade etti: “Veri benim için sadece rakamlardan ibaret değil; bir sistemin kendi içinde konuşma biçimi ve sakladığı hatıraların ötesinde, başlı başına bir hatıra formu. Veriyi bu şekilde düşünmeye başladığımda, onun görsel anlamda renk, form, hız, animasyon, tekstür ve daha pek çok unsur üzerinden dönüştürülebilen bir yapıya sahip olduğunu fark ettim. Yani demek istediğim şu: Veri, klasik bir pigmentin ötesine geçip erimeyen, donmayan ve fizik kurallarının dışına rahatlıkla çıkabilen bir maddeye dönüştüğünde, üretimlerimde en yoğun biçimde kullandığım unsur hâline geliyor.”
“Yapay Zeka Çağında Yeni Medya ve Dijital Sanat” masterclass programı, toplu fotoğraf çekimi ve katılımcı belgelerinin takdimiyle sona erdi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Yazılar